DİĞER
“Prose’un da alıntıladığı, Hemingway’in yazmak için yola çıkmışlara bir tavsiye niteliğinde olan 'Yazabildiğin en hakiki cümleyi yaz' cümlesini okurlara da söylemek gerekir diye düşünüyorum. En hakiki cümleleri yazan yazarları bulun ve kıymetlerini bilin.”
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Paradoks gibi gelebilir, ama Tosuner’in Salgında Öyküler’i yavaş yavaş, sindirerek okunduğunda en önce tuhaf bir hız dikkat çekecektir, daha doğrusu tuhaf bir hızla devinen bir şeyler. Salgının zor zamanlarını hatırlayalım, zamanın hızı da bir tuhaf değil miydi?”
“Âdem’in şiir tutkusu McEwan’ın bu güzel romanındaki en hoş dokunuşlardan biri. Tıpkı bir makinenin şiir yazıp yazamayacağı gibi, yapay zekâyla ilgili kurmacalarda sürekli karşımıza çıkan makinelerin âşık olup olamayacağı da yeni bir mesele değil. Ama Benim Gibi Makineler şiir, aşk ve insan doğasının nasıl iç içe geçebileceğini açık ve net bir şekilde gösterme konusunda öne çıkıyor.”
"Keegan çok kuvvetli duyguları, yaşamın çok temel gerçeklerini, gayet yalın ve çıplak ifade edebilen bir yazar. Masal öğelerini de bu nedenle kullanıyor ve romanlarının son yıllarda büyük ilgi görmesinin başlıca nedeni bu diye düşünüyorum. Büyüklere masallar yazan ama son derece gerçekçi masallar yazan birisi."
“Forster roman kişilerinin tanıdığımız kişilerden daha gerçek olduğunu, çünkü çevremizdekileri şöyle böyle anlayabildiğimiz halde roman kişilerini tam olarak anlayabildiğimizi söyler. Öykü bu olanağı vermez bize.”
“Neden Bach bu denli önemli? İskender Savaşır’ın ifadesiyle, ‘Çünkü Bach’ın neredeyse her eseri, tek ve kişisel bir üslubun tezahürü değil, belirli bir alanda, uzun bir gelenek boyunca denenmiş bütün üslupların, araştırmaların, teknik olanakların kendine özgü ve emsalsiz bir sentezi.’”
"Ada, Her Yalnızlık Gibi, bellek çekmecelerine, bellek sandıklarına tıkıştırılanların ya da birikenlerin dökümü. Ortalığa saçış değil bu döküm; bilinç akışının yordamıyla düzenlenmiş bir anlatı bu."
"İdeolojik olmayan, çünkü savunulmayan, önerilmeyen bir kadercilik, Bıçakçı’da olumsallıkla iç içe kendini gösterir. Saf rastlantının ürünü gibi duran olaylar, sahneler ve davranışlar, aynı anda bir kımıldatılmazlık görünümü de almış gibidirler. Ama yine aynı anda, hiçbir parçanın onu bir başka parçayla değiştirilemez kılan bir özselliği, bir zorunluluğu olmadığı görülür."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.